Şehir Otelciliği, yıllardır değişen dengelere ve dönüşen misafir beklentilerine ayak uydurmaya ve gelişmeye çalışıyor. Ne var ki bu mücadelede bazı otel yatırımları, adeta rüzgârda savrulan bir yaprak gibi oradan oraya sürükleniyor. Bu durum yerel yatırımcıların yönettiği oteller, bazı zincir otellerin Franchise işletmeleri ve bu düşünceye sahip bazı zincir otellerde de karşımıza çıkıyor.
Ülkemizdeki birçok otel hâlâ profesyonel yönetimden uzak, sezgisel kararlarla ve kimi zaman tamamen “güven ilişkilerine” dayalı olarak yönetiliyor. Özellikle sadece bir otel yatırımı olan bireysel yatırımcılar, otelcilik gibi çok katmanlı bir sektörde işletmeyi “bildiği birine teslim etmekle” her sorunu çözdüğünü varsayıyor. Oysa bu yaklaşım; operasyonel zafiyetleri, yönetim boşluklarını ve finansal dalgalanmaları da beraberinde getiriyor.
Yönetici seçiminde liyakat yerine yakınlık esas alındığında, otelin ruhu da sistemi de bozuluyor. Misafir deneyimi plansız ilerliyor, personel yönetimi rastlantılara kalıyor, stratejik hedefler ise hiçbir zaman belirlenemiyor. Oysa otelcilik, günlük reflekslerle değil; bilgi, deneyim ve strateji ile yürütülmesi gereken bir alan.
Ne yazık ki birçok işletme, açılış döneminin “yeni” olma avantajını kısa sürede tüketiyor. Ardından, beklenen gelir gelmeyince yatırımcılar ilk olarak maliyetleri kısmaya yöneliyor. Süreci iyi yönetebilecek sektörel eğitim ve tecrübeye sahip olmayan ve inisiyatif alamayan yöneticilerin seyirci kaldığı bu noktada ise işletmenin elinde kalan azalan personel sayısı, düşen hizmet kalitesi, artan misafir şikayetleri oluyor. Bu zincirleme süreç, işletmenin içten içe erimesine neden oluyor. Kalifiye personel işletmeyi terk ediyor, yerine gelen deneyimsiz kadrolar ise krizi daha da derinleştiriyor.
Plansız yatırımlar ve yönetim hataları, bir destinasyonun marka değerini düşürüyor. Bu durumu önlemek için gerekli meslek yasası ise maalesef mevcut değil..
Otelin sadece bina olmadığını anlatmak gerekiyor. Çünkü otelcilik dört duvarla yapılan bir iş değildir. O duvarların içinde sistem, ruh ve vizyon barınmıyorsa; inşa edilen şey yalnızca geçici bir yapıdır.
Bu sektörde sürdürülebilirlik bir lüks değil, hayatta kalmanın ta kendisidir.